.

   
  POLATTARIK ѕινяι кυяѕυη
  korkunc anlatımlar
 

2005 yılının sonlarına doğru internet ortamında bir iddia herkesin tüylerini diken diken etmeye yetti.
İddiaya göre, bir gurup Rus bilim adamı, fay hatlarının kırılma seslerini, yüksek duyarlıktaki kaydedicilerle kayıtlamak amacıyla sistemlerini yerin metrelerce altına yerleştirdiklerinde, beklemedikleri bir şeyle karşılaştılar.

“Yeraltı tabakalarındaki kırılmaların sesini kaydetmek için 14.4 kilometre kuyu kazıyorlar ve bu dinleme cihazlarını yerleştiriyorlar. İlkinde çok zayıf frekansta insan sesini duyuyorlar ama böyle bir şeyin mümkün olmayacağını düşündüklerinden ilk etapta bu yerleştirdikleri cihazdan gelen sesler olabileceği kanaatine varıyorlar. Daha sonra daha yüksek frekanstaki sesleri algılayabilecek cihazı yerleştirdiklerinde hayrete düşüyorlar çünkü yerin dibinden milyonlarca insanin çığlık seslerini duyuyorlar. Çoğu bilim adamı işini bırakıyor.”

Cehennemden gelen ses tartışmasına son noktayı bilim koydu. Rus bilim adamları birer yalancı değilse kaydedilen seslerin gerçek olması bilimsel olarak mümkün. Peki, o sesler gerçekte kime ait?
İşte cevabi: Rus bilim adamlarının kaydettiği ve "cehennemden gelen sesler" olarak internette aylardır tartışılan çığlıkların gerçek olabilmesi bilimsel olarak mümkün. Rus bilim adamları doğru söylediklerini belirterek seslerin gerçek olduğu konusunda yeminler ediyorlardı. Bilim onları haklı çıkardı, sesler gerçek bir felakete ait olabilir. Haber 7'nin konuya daha önce bilimsel, dinsel ve fiziksel açıdan yorumları ışığında bakmak için, konularında uzman üç farklı isme sorduğu sorular konuya net bir yanıt verilmesini sağlamıyordu. Ancak "seslerin ne olabileceği" konusunda bir beyin fırtınası için gerekli ipuçlarını içeriyordu. Hatırlanacağı üzere Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu bir frekans karışıklığı olabileceğini ileri sürmüş, ilahiyatçı Ali Riza Demircan magmanın çıkardığı seslerin bu şekilde olabileceğini belirtmiş ve Medyum Memiş de fiziksel açıdan seslerin cinlere ait olabileceğini ileri sürmüştü.
Ben her üç görüsü de sizlerin bilgisine sunuyor ve yorumu sizlere bırakıyorum. Gelen yorumlar arasında ilginç bir görüş dikkat çekiciydi. Celaleddin Alioglu imzasını taşıyan bu yorum bilimsel açıdan incelenmeye değer bir görüştü: İste cevabi netleştirmeye kapı açan yorum
"Sesleri dinledim. Cehennemden geldiği yorumuna katılamıyorum. Çünkü cehennem bugün için bize gayb'dır, cennet de öyle. Ama eğer işin içinde bir hile yok da sesler denildiği gibi gerçekten kayıt edilmiş sesler ise bunları helak edilen kavimlerin helak sırasında çıkardıkları sesler olarak düşünebiliriz. Çünkü biz bugün sesleri mesela hard diskimize nasıl kayıt edebiliyor isek pekâlâ mümkündür ki helak edilen kavimlerin helakleri sırasında çıkardıkları sesler de yer katmanları tarafından her hangi bir şekilde kayıt edilmiş olabilir diye düşünüyoruz."
"Bilimsel sorular ve cevapları" başlıklı köse yazarı bu yorumla ilgili olarak Faik Almendi yorumu dikkatlice inceledikten sonra "TÜBİTAK”I aradı. Santral memurundan kendisine bu konuda yardımcı olabilecek bir isim bağlanmasını istedi ve bilimsel bir cevap aldı :

"Bizim öyle bir bölümümüz yok kardeşim !" Sonunda santral memuru ikna edilerek Bilim ve Teknik Dergisi Sorumlusu Raşit Gürdilek'in bağlaması sağlandı. Gürdilek konunun bilimsel açıdan mümkün olduğunu belirterek, bu konuda bir soruya cevap verdikleri belirtti. Internet üzerinden yaptığım araştırma sonucu söz konusu soruyu ve yanıtını buldum.
İşte o soru ve yanıt: Ses bir tür enerjidir ve enerji kaybolmaz o halde geçmişteki bir sesi tekrar duyabilmemiz mümkün mü ? ( Sertan Durmus) Enerji kaybolmaz ama entropi artar. Tüm sorun sesin içerdiği enerjinin zaman geçtikçe mikroskobik hareket biçimlerine aktarılması. Yani, en sonunda tüm etki moleküllerin hızlarının artmasıyla sonuçlanıyor. Bu da, teknik dilde "sesin enerjisinin ısıya dönüşmesi" olarak adlandırılıyor. Isıyla entropi arasında da çok yakin bir ilişki var. Entropi, madde içindeki düzensizliğin bir ölçüsü. Başka bir şekilde söylemek gerekirse, ses dalgalarındaki düzenli hareket biçimi zamanla mikroskobik ölçekte düzensiz harekete dönüşüyor. Termodinamigin ikinci yasası da bu dönüşümle ilgili: Düzenlilik düzensizliğe dönüşebilir ama hiç bir zaman düzensiz bir durum kendiliğinden daha düzenli olamaz – entropi azalamaz. (Ya da ısı enerjisi tamamen daha yararlı enerji formlarına dönüştürülemez.) Gerçi bazı bilim adamları bir yöntemle daha önce oluşmuş bir sesi yeniden oluşturabiliyorlar. Ama bunu yapabilmenin koşulu düzensizliğe geçisin yeterince gerçekleşmemiş olması. Yani, zaman geçtikçe orijinal ses daha az bir belirginlikle elde ediliyor. Eğer aradan çok uzun bir süre geçmişse, hiç bir şey elde etmek mümkün değil.
Sonuç: Bu izah bilimsel olarak gösteriyor ki sesler kesinlikle cehenneme ait değil ve yeryüzünde daha önce yaşanmış bir felaketin sesleri olabilirler. Çünkü evrende çıkartılan hiç bir ses kaybolmuyor ve varlığını devam ettiriyor ve bu sesleri daha sonra tekrar dinlemek mümkün olabilir. Hatta çok küçük bir ihtimalle bu sesler kimilerinin iddia ettiği gibi "Ad kavminin helaki sırasında" ortaya çıkan seslerin bir kısmı da olabilir. Ama entropi göz önüne alındığında bu çok çok zayıf bir ihtimal. Söz konusu felaketin pekâlâ emperyalist devletlerin ortaya çıkardığı taze bir felakete ait olması daha mantıklı... Örneğin, ABD'nin Irak'ta yaşattığı vahşetin mağdurlarının sesleri neden olmasın!

 

ESRARENGİZ SESLERİN BULUNDUĞU VİDEO ÇOK YAKINDA SİTEMİZDE...!

 

1994 Yılında Muğla Üniversitesi'nde Yaşanan Bir Olay

 

Anlatan şahsın dilinden lanse edilmiştir...

Bende size başımdan geçen bir olayı anlatacağım. 1994 senesinde Muğla Üniversitesinde okuyordum ve üniversitenin bahçesindeki yurtta kalıyordum. Universite şehirden 10 dakikalık bir mesafede yüksekçe bir alana kurulmuştu. Kız ve erkek yurdu yanyana uzanıyordu. Kız yurdundan bir arkadaşım vardı.Gerçek ismini buraya yazmıyacam kendisinden Sibel diye bahsedeceğim. Yurta sürekli garip olaylar oluyor geceleyin derinden gelen tefli çalgı sesleri duyuluyor ama nereden geldiği anlaşılamıyırdu. Sürekli kafayı yiyenler çıkıyordu. Odalar 6 kişilikti.Sibelin oda arkadaşı her gece uykusundan geldiler geldiler diye çığlıklar atarak uyanıyordu. Rüyasında insana benzeyen ama bacakları keçi bacağı gibi olan kişilerin onu uyandırdığını söylüyordu. Kız artık uyku uyuyamıyordu altı yedi gündür uyumamıştı. Ne zaman göz kapaklarını indirse o adamlar onu kolundan tutup karanlık bir çimenliğe doğru çekiyorlardı. Müzik sesleri en çok Sibellerin odasından duyuluyordu tamda sabah ezanı zamanı, günün ilk ışıklarla aydınlanmaya başladığı alaca karanlıklada kayboluyordu. Çarşamba akşamı saat 23:00 cıvarında Sibelin arkadaşı geldiler diye çığlık atarak yurdun üçüncü katından aşağı atladı ve öldü. Bu olay Hürriyet gazetesinde yurta intihar diyede çıkmıştı.Bunu üniversitenin büyük bir kısmı ve ben gördüm çünkü ikinci öğretimler o saate dersten çıkıp durağa doğru yurtların önünden yürüyordu. Bu olay arkadaşımı çok sarstı
uzun süre kendisine gelemedi. Yurta cuma gümleri banyo gününür saat 22 de başlar 23 te su soğuduğu için kendiliğinden biter. Sibel saat 23 te banyoya gitmiş. Uzun bir koridor gibi ve sağlı sollu duş bölmeleri var yalnız kapısı yok girişler perdeli. Sibel de benim gibi ikinci öğretim. Su bitmesin diye hemen yurda geliyor. Odaya gidiyor kimse yok. Hemen malzemelerini alıp banyoyo gidiyor. Banyoda 3 kabin dolu 8 sağda 8 solda toplam 16 kabin var. Sibel de birine giriiyor ve duş alıyor. Su ılmış bile hızlıca banyo yapıyır yavaş yavaş diğer kabinlerden gelen su sesleri kesiliyor. Su buz gibi oluyor sibel havluya sarılıp çıkıyor. Son kabinden hala su sesi geliyor ama su buz gibi olduğu için Sibel herhalde açık unutulmuştur diye kabine gidiyor ve perdeyi açıyor. Şok oluyor çünkü belden aşağısı keçi bacaklı olan bir kız yıkanıyor. Sibel imdat diye bağırarak odasına koşuyor. Odada diğer bir arkadaşı banyodan yeni çıkmış kurulanıyor. Olanları ona anlatıyor kız arkadaşı anlamsızca gülmeye başlıyor ve böylemi? diyerek birden havlusunu açıyor. Sibel dona kalıyor çünkü onunda bacakları keçi bacağı gibi!..Çığlıklar atarak televizyon odasına kuşuyor diğer kızlar onu sakinleştirmeye çalışıp odasına ve banyoya bakıyorlar ama kimse yok daha sonra Sibelin oda arkadaşı diğer arkadaşlarıyla birlikte sinemadan geliyor. Son iki derse girmeyip sinemaya gitmişler ve daha yeni gelmişler Kız arkadaşım bundan sonra okulu bıraktı ve memleketi olan manisaya giti.

 

Askerde...!

 

İnanmayan arkadaşlara örnektir. Bu olay askerde başımdan geçti. Askerde çavuştum, yani nöbet tutma olayım yoktu. Askere yeni gelen Adana'lı bir çocuk vardı. Çok sakin ama neşeli bir çocuktu. Geldikten yaklaşık bir ay sonra arkadaşa nöbet yazılmış. Ama taburun en sakin, karanlık yerinde, adamı kesseler farkında olmaz kimse. Yanınada üst devre bir arkadaşı vermişler. Tabi üst devre arkadaş başlamış uyumaya, bunuda dikmiş nöbete.Bir saat sonra taburda bir karışıklık, bir panik silah sesleri geliyor onun tuttuğu nöbet kulesinden. Çocuğu zar zor getirdiler koğuşa. Bağırmalar, titremeler gözlerini dikip bir noktaya bakmalar. Ne olduğunu soran yüzbaşımıza cinlerin düğününü gördüğünü söylemiş tepenin eteğinde. İlk anda hava değişimine gitmek için numara yapıyor dedim ta ki gözlerimle bir şeyleri görmeden önce. Çocuk cılız zayıf bir şey ama 3 kişi yatakta zor tutuyoruz. Kendini boğmaya çalışıyor acaip acaip bir şeyler mırıldanıyor, gözleriyle odada sanki bir şey varmış gibi onu takip ediyor. Ama ona gerçekten inanmamın tek bir sebebi vardı. Uyumaya başladığı zaman aniden ellerini boğazına götürdü. Kendini boğmaya çalışıyor. Nerden esti bilmiyorum içimden 3 kulluvallah bir elham okudum ama kimseye farkettirmeden. Çocuğun gözleri kapalı elini dudaklarına götürdü ve bana sus işareti yaptı. Başımdan sanki kaynar sular döküldü. O gün bugündür yatmadan önce mutlaka bu duaları okurum.

 

Medyumluk Nedir.?

 

Ruhun bir bedene girmeden önce girdiği süre içinde ve daha sonraki varoluşu şartlarını inceleyen ve ölülerin ruhlarının canlılara görünme kurallarını tespit etmeye çalışan gizli bilim.

İspiritizmacıların anlayışına göre insan ruhu bir maddi olan ve "perisprit" denen evrensel akışkandan doğan iki kısımdan meydana gelir. Birbirinden ayrılmayan bu iki unsurun en yüce mükemmelliğe erişmeden önce çeşitli yollardan geçmesi gerekir. Bu yolların herbirinde tenleşme, gelişme ve tenleşmeden kurtulma aşamaları yeralır. Tenleşme ruhun bir insan bedeni içinde yeniden doğmasıdır. Ölüm gerçekleştiği zaman ruh bedenden sıyrılır ve tenleşmeden kurtulunmuş olur ama ruh kendisini dünyasal alanlarda esir tutan perisprit ile kuşatılmış haldedir. Ruh bu durumda iken canlılar ve maddi eşya üstünde akışkancasına bir etkide bulunur ve yeniden tenleşinceye kadar "medyumlar" aracılığı ile dile gölür. İspiritizma her insanın daha önce bir varlığı olduğunu ileri sürer. Ve bunun kanıtı olarka da "Hatırlama" olayını gösterir. Ayrıca bu insanlara çeşitli ispiritizmacı gruplarına göre değişiklik gösteren bir ahlak anlayışını da ekler. Canlılarla bu ruhlar arasında ilişki kurabileceğini ileri sürer. ( B.K. Medyum )

İspiritizma herzaman bir tartışma konusu olmuş ve samimi ispiritizmacıların yanısıra şarlatanlar da ortaya çıkmıştır. İspiritizma başka bir isim altında ölmüşlerin anılması yönünden çok eski zamanlara varan bir davranışı sürdürmekten başka birşey yoktur. XIX. yy. ın ortasıbda doğmuş olan ispiritizmanın ilk belirtileri önce Hydesville metodist Fox ailesinde (1848) ve Rochester'da (ABD) görüldü. Quaker'ların inançlarına uygun düşen ispiritizma belirtileri hızla çoğaldı. 1853 yılında Birleşik Amerika'da binlerce medyumun bulunduğu bilinmektedir. İspiritizmaya çoğunlukla A. Jackson Davis "Trans" halinde yazmış olduğu tabiatın ilkeleri adlı kitabını 1847 de yayınladı. Alan Kardic büyük gürültülere yolaçan Le Livre des Esprits (Ruhların Kitabı) adlı eserini 1857 de yayınladı. B. Amerika'da da Robert Hare, hakim Edmondos Daniel Deouglas Home İngiltere'de Miss Hayden ve Almanya'da Ksadov ispiritizmanın belli başlı yayıcıları ve sunucularıdır.

 

Aynalar 1

 

Size hiç kimsenin bilmediği bazı şeyler anlatacağım.Aynaları bilirsiniz sabahları kalktığımızda karşısına geçip kendinizi izlediğiniz, süslediğiniz aynalar.Peki aynaya geceleri hiç baktınız mı, bakmayı hiç denediniz mi?Denemek istemez misiniz?
Geceyarısından sonre eğer cesaretiniz varsa karanlık odadaki bir aynaya(el aynası değil) uzun süre bakmayı deneyin.Oda pencereden gelen sokak lambalarının verdiği loş ışık altında olabilir. Eğer bunu yapmak istediğinize kendinizi emin hissediyorsanız başlayabilirsiniz.
"Baksam bile kendimden başka ne görebilirim ki" dediğinizi duyar gibiyim.Peki bedensiz varlıkları görmenin bir yolunun da aynalar olduğunu biliyor muydunuz.Yada gece uzun bir süre aynaya baktığınızda gözlerinizle göremediğiniz varlıkları yada diger bir deyişle cinleri görmek istemez miydiniz?Yoksa siz cinleri filmlerde izlediğiniz küçük,  bir lambanın içinde yaşayan varlıklar mı zannediyorsunuz? Peki onlarla iç içe yaşadığımızın farkında değil misiniz?Onların bizi gördüğü ama bizim onları göremediğimiz bir dünyada yaşadığımız gerçeğini hiç duymadınız mı?
Hiç çevrene görmek istemediğin gözle baktın mı?Denersen göreceksin ki sen farkında olmadan etrafında ki yüzlerce göz seni izlemekte...

 

Kan Damlaları

 

Amerika'da bir baba ve oğlu beraber bir karavan yolcuğuna çıkmışlar. Alternatif bir tatil yapmayı planlıyorlarmış. Belli bir yol güzergahı çizmedikleri için macera olsun diye anayoldan sapıp, dar bir yola girmişler. Bayağı bir yol gittikten sonra çöl benzeri bir yere varmışlar. Etrafta in cin top oynuyormuş. Bu sırada adam benzinlerinin azaldığının farkına varmış. Hemen haritayı açıp en yakın yerleşim yerini aramışlar. Karavan bir süre daha gittikten sonra, benzin bittiği için yolda kalmış.

Baba kasabaya gidip benzin alıp geleceğini söylemiş. Ancak çocuk bulundukları yerden hiç hoşlanmamış. Babasına kendisini de götürmesi için yalvarmış. Ancak adam çocuğun onu yavaşlatacağını düşündüğü için, karavanın kapısını kilitleyeceğini ve kısa sürede döneceğini söyleyerek çıkmış. Cep telefonunu da çocuğa bırakmış. Çocuk korku içerisinde beklemeye başlamış. Bir saat geçip babası geri dönmeyince paniğe kapılmış. Bir zaman sonra, karavanın tavanından "pıt pıt pıt" diye sesler gelmeye başlayınca telefona sarılıp, eyalet polisini aramış. On dakika sonra kasaba şerifi karavana ulaşmış. Şerif ve yardımcıları kapıyı kırarak açmışlar. Çocuk dışarıya çıkar çıkmaz babasının kasabaya gittiğini, ama çok geç kaldığını nefes nefese anlatmaya başlamış.

Ama şerif çocuğa bakacağına karavanın altında durduğu ağaca bakıyormuş. Sonra yardımcısına "Çocuğu buradan uzaklaştırın" deyince, çocuk arkasını dönüp ağaca bakmış ve düşüp bayılmış. Meğer karavanın üzerine pıt pıt diye damlayan, ağacın dalına asılmış olan babasının kafasız cesedinden akan kanın sesiymiş.

 

17 Ağustos Depreminde Yaşanan İlginç Olaylar

 

Şehitlik Olayı

O gece bayanın biri doğum için eşiyle beraber bir taksiyle hastahaneye gidiyorlarmış.Taksi Eyüp Şehitliği'nden geçerken doğum sancıları tutan bayan, kafasını sağa sola çevirmeye başlamış. İşte tam bu sırada bayanın gözü şehitliğe ilişmiş. Bayan gördüğü manzara karşısında dona kalmış.Bütün şehitler kabirlerinden kalkmış, elleri semada dua ediyorlarmış.

 

Eyüp Sultan Camii Olayı

Aynı saatlerde Eyüp Sultan Camii'nin önünde müşteri bekleyen bazı taksicilerin anlattıklarıda insanı hayretler içerisinde bırakıyor:
-Taksinin içerisinde oturmuş müşteri bekliyordum. Gözüm birden Cami'nin duvarına ilişti. Duvarları nurdan varlıklar kaplamış tutuyorlardı. Mezarlıklarda yatanlar kalkmış hep beraber dua ediyorlardı.                                                                                                                                    

 

Enkaz
Enkazdan 4 gün sonra çıkarılan bir çocuğa su ikram etmişler.Çocuk:                                         -''Su  ve yemek ihtiyacım yok.Yaşlı bir amca bana suda yemekte verdi.'' demiş.

Sahil Bölgesi
Denizden çok büyük bir ateş topu yükselmiş.



 
 
  Bugün 14 ziyaretçi (42 klik) kişi burdaydı!

www.simliresim.com
 
 
desing by faikemre
WWW.KARDELEN.GEN.TR Sohbet Odası
XPJAVA programını yükleyerek sorunu gideriniz.

Kullanıcı adı yazıp giriş yapın. Kullanıcı adınızı daha önceden kaydetmemişseniz, şifre alanını boş boş bırakın.
Eğer Sohbet odalarını açamadıysanız Lütfen XPJAVA  programını yükleyiniz. 

www.kardelen.gen.tr
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?